Açıldı sahn-ı gülşen çeng ü çegânelerde Zekâî Dede
Bağlandı tel-i zülfüne dil pekçe çözülmez Muallim İsmail Hakkı Bey
Cânâ yine ol nây-ı nevâ-gûyi işittim Neyzen Ali Rızâ Efendi(Şeyh)
Doldur getir ol bâdeyi sâkî bizden sunsun Neyzen Ali Rızâ Efendi(Şeyh)
Gül yüzün gülşende cânâ gösterirken gül güle Zekâî Dede
Hey hey diye hânendeler ettikce terâne Zekâî Dede
Kesildi tâb ü tüvânım mecâlim kalmadı sabra Neyzen Ali Rızâ Efendi(Şeyh)
Tanbur inler nây-ı nevâ-gûyi görünce Neyzen Ali Rızâ Efendi(Şeyh)
Tûr-i Sînâ'dır vücûdüm sûret-i Mûsâ benem Meçhul
Yâre dedim tâb-ı mülden gül-gül olmuşsun yine Zekâî Dede